BÜYÜK MİLLETİN BÜYÜK ZAFERLERİ

Tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle doludur. Tarihi şanla, şerefle ve zaferlerle dolu, şanlı ve yüce milletimizin zaferler ayı olan Ağustos ayındayız… Zaferler dendiği zaman Türk Tarihinde hep Ağustos ayı akla gelir. Büyük milletimizin fazilet ve enerji dolu kalbindeki yüce imanı, kahramanlığı, cesareti, şecaati, vatan, millet sevgisi, insanlık aşkı, adaleti, bükülmez bileği tarihe nam salmıştır. Ancak büyük milletler tarihe büyük zaferler sunabilirler. Türk Milleti’nin kazandığı zaferler yalnız bizim değil Cihana yayılmış, mazlum milletlerin de umudu olmuştur. Zaferlerimiz kutlu olsun.

Bizler büyük milletimizin kahramanlıklarını hatırlamalıyız. Tarihe sığmayan zaferler… Sadece Ağustos ayında birkaçını sayarsak Kıbrıs’ın Fethi, Otlukbeli Muharebesi, Çaldıran Meydan Muharebesi, Mercidabık Zaferi, Mohaç Zaferi, Malazgirt Zaferi ve Belgrad’ın Fethi, Yakın tarihimizde ise; 23 Ağustos 1921 Sakarya Meydan savaşı ve Büyük Taarruz, 26-30 Ağustos 1922.

26 Ağustos 1071 tarihinde, Türk milletinin kaderinin yazıldığı, Büyük Selçuklu  Hükümdarı  Alparslan’ın Bizans İmparatoru 4. Romen Diyojen’i yenip zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarını açan ve yurt edinilen  “savaş" olarak bilinir. Hıristiyan Batı dünyası asırlardır sömürü hülyasını gerçekleştirmek için 1071’den başlayarak 1922 yılına kadar tam dokuz asır Türklere kılıç çekmiş ve savaşmıştır. Onların, Türk Devleti için en çirkin planları şüphesiz I. Dünya Savaşı ile sahneye konulmuş ve Sevr Antlaşması gibi alçak  bir belge ile de Türkleri parçalamak ve Anadolu’dan atmak istemişlerdir. Asırlardır batı Hıristiyan dünyası ve son asır Siyon emelleri ülkemiz ve milletimiz üzerinde değişik oyunlarla ülkemizi parçalamak istemişlerdir. Bu gün de aynı emelleri görmekteyiz!

“Yılmam ölümden, yaradan, askerim / Orduma 'Gazi' dedi Peygamber'im 
            Bir dileğim var ölürüm isterim/ Yurduma tek düşman ayak basmasın”                                                                                         (M.Akif Ersoy; Ordunun Duası).     

Büyük Taarruz da Malazgirt Meydan Savaşı kadar önemlidir. 26 Ağustos 1922 tarihinde, bir tarafta bayrak, din, devlet ve vatanın azizliği gibi yüce gayeler için canını her an feda etmeye hazır olan kahraman Türk ordusu, diğer tarafta ise emperyalist emellerin zebunu, vahşi sırtlan sürüleri gibi Anadolu’nun harim-i ismetine dalan vatan, ırz ve namus nasipsizi düveli muazzama vardı. Ancak unutulan; Yüce Türk milletinin imanı, azmi ve kahramanlığıydı. Kükremiş aslanlar gibi düşman mevzilerine saldıran yiğit Mehmetçikler süratle zafere doğru koşuyordu 30 Ağustos günü. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli bu zaferle atılıyordu

Türk Tarihi ile birlikte dünya Tarihinin de mecrasını değiştiren Malazgirt ve Büyük Taarruz zaferleri, sebep ve sonuçları itibarı ile benzerlikler arz etmektedir. Türkler, Malazgirt Meydan Muharebesi ile bir yurt edinmiş, vatan kurmuşlardır. Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile de bu mukaddes Anadolu topraklarının, Türk Milleti ve Türk Devleti’nin sonsuza dek Türk yurdu olduğunu, bu milleti bu topraklardan hiçbir gücün ve kuvvetin söküp atamayacağını bir kere daha bütün dünyaya ilan ve ispat etmişlerdir.

Altı bin yıllık tarihinde yüzlerce devlet, on altı imparatorluk kurmuş olan asil Türk milleti şerefiyle, tarihiyle hür yaşamış ve hür yaşayacaktır.  “Bağımsızlığı Korumak Bağımsızlığı Kazanmak Kadar Zordur”  Bu şerefli millet sadece üç beş gün değil bir ömür boyu din, devlet, vatan, millet, bayrak, için her an mücadeleye, hürriyet ve istiklalini, istikbalini korumaya, yaşatmaya hazırdır.

Şanlı milletimizin geçmişinden örnek ve dersler çıkararak geleceği inşa etmeliyiz. Yeniden uyanışın, medeniyet hamlesinin öncülüğünü yaparak çağa ışık olmalıyız. Vatanımıza, devletimize, milletimize, dinimize yönelen iç ve dış şer güçlere, düşmanlara karşı Bölgemiz ve Müslümanlar üzerinde oynanmak isteyen emperyalist oyunlara, emellere karşı uyanık ve birlik olma zamanıdır.  Allah ülke ve milletimizi her türlü düşmanlıklardan korusun emellerini boşa çıkarsın. Dalgalanan bayrağımıza nice zaferler nasip etsin.

Büyük milletimizin zaferleri de, kahramanlıkları da büyüktür, imanı da… Türkün zaferleri, mazlum milletlerin gönlünde muazzam bir taht kurmuş, onlar için bir kurtuluş ümidi ve meşalesi olmuştur. Şanlı, şerefli maziyi gün ve ayları yâd edelim. Ecdadın zaferlerindeki ana temayı iyi kavrayalım. ‘Onlar yalnızca Allah’a eğilip, Kur’anın nurunu yaymaya çalıştılar. Ey Allahım sen milletimizi, devletimizi, ordumuzu koru. Bu ordu Türk milletinin, İslam’ın ordusudur, muzaffer eyle Yarabbi! Sen milletimize davasını hatırlamayı, şehitlerin emanetine sahip çıkmayı nasip et. Ordumuzu, milletimizi zaferlerle taçlandır, aydınlığa çıkar…

Dün Düvel-i Muazzama’ya karşı verilen ‘milli mücadele ruhu’ bu gün de ülkemiz üzerine çöken kara bulutları dağıtacak, milletimizin yolunu aydınlatacaktır. Bu Milli ruh yeniden dirilişi sağlayacaktır. Birlik, beraberlikle ruhu ve hamlelerle Türk devleti büyüyecek, düşmanları kahrolacaktır. Muhteşem Türkiye gerçekleşecek, milletimiz yeniden çağa damga vuracak, medeniyet yeniden uyanacaktır.

“Dostun kim düşmanın kim sez oğlum / Tarihi şerefinle yaz oğlum.”

Bugün bağımsız bir devlet kurmuş, özgürce yaşayabiliyor, şerefli insanlar gibi dolaşabiliyorsak, yurdumuzu Batı emperyalizmine karşı korumaya çalışıyor, vicdanımızı ve kafamızı hür, iman sevgisiyle yeşermişsek, şu gök kubbe altında bu topraklarda ana bağrının sıcağını duyuyorsak, hatta rahat nefes alabiliyorsak, her şeyi ecdadımızın verdiği mücadeleye ve 30 Ağustos Zaferi'ne borçluyuz. Vatan burcunda, Bayrağımız şerefle dalgalansın zaferlerimiz kutlu olsun, ışık olsun. Milletimiz ilelebet yaşayacak düşmanları kahrolacaktır. Yaşasın Millet Kahrolsun millet düşmanları...